enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,1104
EURO
48,7356
ALTIN
5.386,43
BIST
11.073,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Çok Bulutlu
20°C
Yozgat
20°C
Çok Bulutlu
Cumartesi Açık
19°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Çok Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C

Zaaflarımız ve Samimiyetsizlik

Zaaflarımız ve Samimiyetsizlik
03.07.2025
A+
A-

Samimi olmak, aslında ahlaki bir meseledir. Samimiyet, her şeyi kendi kuralları ve özellikleri içinde kabul etmek ve gereğini yapmaktır. Ne yazık ki insanımız, samimiyeti yavaş yavaş terk etmekte ve iki yüzlü davranışlara yönelmektedir. Bunu da yaparken, birtakım olumsuzlukları bahane göstererek kendi yanlış tutumuna gerekçe bulmaya çalışmaktadır. Oysa bu tutum, kişinin kendini kandırmasından başka bir şey değildir. İradeli, ahlaklı ve güçlü insan; başkalarının yanlış düşüncelerini benimsemek yerine, bu yanlışların ortadan kalkması için çalışmak zorundadır.

Bu noktada, dini ve milli duygulara sahip bazı kişilerin de; belki sorumluluk almaktan kaçınmaları, belki de samimiyetlerinin test edileceğinden korkmaları nedeniyle, asıl fikirlerini saklayıp günün modası ya da güçlü gruplarının yanında görünerek kendi menfaatlerini korumaya çalıştıklarına şahit oluyoruz.

Samimiyetsiz kişiler, kendilerine güven duyulmadığı için, günün yasal topluluklarına ya da güç merkezlerine bağlı hareket ederler ve bu da onları ideal tutum ve davranışlardan uzaklaştırır. Bu yüzden yapılması gereken asıl tavır ve duruşlardan oldukça uzakta kalırlar.

Stratejik bir çalışmanın en önemli yanı, kişi ve grubun hem zaaflarını hem de güçlü yönlerini bilmesidir. Evet, bizlerin kültür ve medeniyet olarak birçok güçlü yanı ve özel yönü vardı. Ancak bunlar çeşitli sebeplerle etkisizleşti ve hayatımızdan uzaklaştı. Dolayısıyla şimdi; kaybolan değerlerimizin yerine, yanlış alışkanlıklarımızın ve tutumlarımızın bir sonucu olarak en belirgin hâlimiz: zaaflarımızdır.

Neler gibi mi?

Maddiyata düşkünlük, kılık kıyafet tarzı, saat ve saç-sakal tıraşında özgünlük takıntısı, kalem, çakmak, araba, cep telefonu yenileme merakı; yeme-içme, spor yapma, sanat ve edebiyatla ilgilenme, el sanatları, temizlik ve titizlik gibi alanlarda gösteriş ve ölçüsüzlük…

Elbette zaaflarımız yalnızca bunlarla sınırlı değil. Zaaf, “hakikat değerine” sırt dönmek ve şahsi çıkarı öncelemek gibi, insanı basitleştiren bir eğilimdir. Oysa gerçek güçlülük; her ortamda ve şartta doğruyu söylemek, doğrunun yanında durmak, kişisel olarak bazı imkânlardan yoksun kalsa bile hakikatin yolundan ayrılmamaktır.

İnsan niteliğimizin giderek düştüğü, hakikati arama ve onu yaşatma çabasının azaldığı, toplumsal dayanışmanın zayıfladığı bu günlerde, zaaflarımızı görerek onlardan kurtulma çabası içinde olmamız gerekiyor. Bunun için öncelikle toplumsal bir ideal uğruna, grup yapısı içinde hareket edebilmek ve büyük güçlerin çizdiği planların dışında kalabilmek gerekmektedir.

Toplumsal olarak ne yazık ki zaaflarımız, her geçen gün bizleri paçalarımızdan aşağıya çekmektedir.

Samimiyetsizlik ise artık tartışma konusu bile olmaktan çıkmıştır.

Zaaflarıyla büyüyen, gelişen ve güçlenen bir insan yoktur bu hayatta.

Samimiyetsiz davranan, anlık, saatlik ve günlük değişkenlikler gösteren insanlarla birlikte yaşamak zorunda kalıyoruz.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.