Yaşadığımız hayatta insanımızı kimi bağrına basıyor, kimi üstüne basıyor: kimi eğrisiyle doğrusuyla severken, kimisi de eğrisini de siliyor.
İnsanlar birbirlerini ancak böylelikle tanıyabiliyorlar.
Birde sevdiğimiz insanlar içerisinde senin benim kalbimde ki yerin ayrı diye daha çok değerli olanlar var.
Buda Fıtri dir. Allah’u Teala böyle insanların ruhlarını ervahı ezelde birbirine sevdirmiştir.
Birde hayatımızın içinde olan ne faydası nede zararı olan insanlar var hayatlarımızda..
Bu tip insanlar enerjini alır vermez.
Biraz yaralı biraz yamalı…
Üçüncü tip insanlarda bulundukları ortamı alt üst eden zararlı olanlardır.
Bunlarda her seferinde kendilerine
Buyur burdan yak..
Bir sen eksiktin …dedirterek
Siz toplum içerisinde yaşıyorsanız bu üçünün de içindesinizdir. Biri olmazsa öbürüyle imtihan ediliyoruz.
İçerisinde yaşadığımız toplumda zorluğu sırtlamış, sıkıntıya göğüs geren,şerleri hayra yoran iyi niyetli insanlar her geçen gün azalıyor.
Esasında kahır çeken bu insanlara birer tane insanlık madalyası takmamız lazım.
Hep insani yanımızdan hem de insanlığımızdan vuruluyoruz bazen..
Her geçen gün sıcak suyun içinde ki kurbağa misali yavaş yavaş alışıyoruz alıştırılıyoruz kötülüklere ve kötü insanlara…
İnsanlar dillerini alıştırmışlar nasılsın sorusuna;
İyiyim bir sıkıntı yok demeye halbu ki eskilerin tabiriyle”içi beni yakar dışı seni yakar”
Durumundayız.
Ağlayan çocuğu susturur gibi bir şey yok birazdan geçer demeye..
Kendimizi avutuyoruz.
Şairin dediği gibi;
Meğer hileli oyunmuş hayat…’
Şimdi kapansın perde
Ne oynamak istiyorum
Ne oynayanları görmek…