enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,3419
EURO
49,1446
ALTIN
5.544,20
BIST
10.710,44
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Hafif Yağmurlu
14°C
Yozgat
14°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
15°C
Perşembe Çok Bulutlu
15°C
Cuma Çok Bulutlu
16°C
Cumartesi Çok Bulutlu
17°C

Tarlada bilgi yoksa harmanda bereket olmaz

Tarlada bilgi yoksa harmanda bereket olmaz
06.10.2025
A+
A-

Yozgat, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık açısından önemli illerinin başında gelmektedir. Toprak bütünlüğü bakımından Türkiye’de 15. sırada yer alan ilimiz, doğuda Sivas, güneyde Kayseri, Nevşehir ve Kırşehir, batıda Kırıkkale, kuzeyde ise Amasya, Çorum ve Tokat illeriyle çevrili. İç Anadolu’nun tam kalbinde, karasal iklime sahip bir şehrimizdir.

Son yıllarda iklim değişikliği, yağış azlığı ve artan maliyetler çiftçimizin belini büküyor. Yazlar eskisinden daha sıcak, kışlar daha kurak geçiyor. Artık “yağmur duası” sadece bir gelenek değil, geçim umuduna dönüşmüş durumda. Çiftçi, sulak olmayan arazisinden yeterli verim alamıyor; masrafını bile karşılayamıyor.

Atalarımız ne güzel demiş: “Su akar, ekmek artar.” Fakat şimdi su yok, dolayısıyla ekmek de azalıyor.

Ben fırsat buldukça köyüme, Yerköy’e bağlı Orhan Köyü’ne giderim. Her gidişimde köy meydanında bir sohbet döner, “Bu yıl ne ekeceksiniz?” diye sorarım. Cevaplar genelde birbirine benzer:
“Falanca köyden biri şu tohumu ekmiş, şu kadar verim almış, biz de bu yıl onu deneyelim.”

Yani her şey deneme yanılma yöntemiyle ilerliyor. Bilim yok, plan yok, sadece umut var. Bir başka köylü anlatıyor “Geçen yıl başka bir ürün ektim, tohumu bile alamadım.”

Yıllardır köylümüz bu kısır döngü içinde. Bölgemizde genelde bu şekilde ekim üretim yapılır. Babadan, dededen gördüğü yöntemlerle ekip biçiyor. Zaman değişmiş, iklim değişmiş, maliyet artmış ama üretim biçimi aynı kalmış. Çünkü “eski köy” artık aynı köy değil; toprak kuruyor, su tükeniyor, nüfus yaşlanıyor.

Kuraklık sadece tarlayı değil, umudu da yakıyor. Yer altı ve yer üstü su kaynakları alarm veriyor. Her geçen yıl bir öncekini aratır oldu. Verim düşüyor, üretim azalıyor, çiftçi toprağa küsüyor.

Oysa bu noktada en büyük görev Tarım ve Orman Müdürlüklerine düşüyor. İl ve ilçe tarım müdürlükleri köylüyü sadece genel bilgilerle değil, bölgesine uygun, iklim koşullarına özel verilerle bilgilendirmeli. “Toprağı nasıl sürecek, hangi tohumu ekecek, ne zaman gübreleyecek, kıraç araziye hangi ürün uygun?” gibi konularda çiftçiye rehberlik etmelidir.

Evet, zaman zaman “yerli ve milli ürün” denemeleri yapılıyor. Ama bu denemeler çoğu kez gösteri ekimi olmaktan öteye gitmiyor. Oysa bizim ihtiyacımız olan şey, bilgiyi tarlaya, çiftçiye indirgemek.

Atalar boşuna dememiş: “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.” Köylüye yeni yöntemleri öğretmezsek, çiftçi kendi kaderine bırakılırsa, o da dedesinden gördüğünü yapmaya devam eder. Ama o yöntemle bu iklimde ürün almak artık mümkün değil.

Hayvancılıkta da durum farklı değil. Girdi maliyetleri el yakıyor. Yem, saman, çoban derken maliyetin altından kalkmak imkansız hale geliyor. Köyde genç nüfus kalmadı; kalanlar da yaş itibariyle üretim yapamaz durumda. Köyde ortalama yaş 60’a dayandı.

Eskiden köylü üretir, şehri beslerdi. Şimdi köylü ekmeğini, yumurtasını, peynirini şehirden alıyor. “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.” Ama tarlada iz bırakacak ne genç kaldı ne su.

Köylü artık şöyle diyor:“Biz kazanamıyoruz, bari çocuklarımız şehre gitsin, asgari ücretle de olsa çalışsın.” Köy boşalıyor, tarla boş kalıyor, ahır boş kalıyor.

Artık üretimi köylü değil, büyük çiftlikler, dev seralar yapıyor. Onlar pazarı besliyor. Küçük üretici ise kenara çekilmiş, “Bizden geçti” diyor. Bugün köylerde bağlar, bahçeler kurudu. İçme suyu dahi zor bulunuyor. Kuraklık sadece tarımı değil, yaşamı tehdit ediyor. Yarın belki de “köy” diye bir kavram kalmayacak. “Gitmesek te gelmesek te o köy bizim köyümüzdür.”diyeceğiz.
Bu konuda bir hakkı teslim etmek gerekirse o da Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, her fırsatta çiftçinin sesi olmaya gayret ediyor. Üreticinin yaşadığı sıkıntıları, artan maliyetleri ve kuraklığın etkilerini her platformda dile getiriyor. Basın aracılığıyla çiftçinin feryadını kamuoyuna duyuruyor, yetkililere çağrılarda bulunuyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.