İktidar partisine oy verenlerle bir araya geliyorum. Ağızlarında tat yok. Konuşurken ya yüzünü ya da gözünü kaçırıyorlar. “Daha ne istiyorsunuz? Şunlar, şunlar önceden yoktu, şimdi var,” diyecek oldum, lafı ağzıma tıkadılar. “O iş öyle olmuyor,” diyerek…
Muhalefet partileri iktidarı yenecek, alt edecek; vatandaşa güven ve heyecan vermekten çok uzaktalar. Muhalefet siyaseti mahkemeye taşımış durumda. Gece mitingleriyle “Benim adamlarım masum, suçsuz, mahkemeler taraflı,” diye bağırıyorlar.
Reform yok, demokrasiyi geliştirecek ve güçlendirecek planları, programları yok. Varsa yoksa gözaltılara cevap vermenin ötesine geçemiyorlar. Böyle olunca da vatandaş bu durumdan rahatsız, keyfi kaçmış vaziyette.
İktidar, uğraşması ve çözmesi gereken esas konuları ya hiç umursamıyor ya da çözmeye gücü yetmiyor. Ekonomi, adalet, işsizlik, hayat pahalılığı, emeklilerin durumu… Bunlar vatandaşın asıl konuları.
İktidar, muhalefeti yenmeyi marifet ve yeterli görüyor. “Seçimi aldım, kazandım, elbette ben başarılıyım,” diyor. Halbuki yenmesi gereken enflasyon olmalıydı, hayat pahalılığı olmalıydı.
Vatandaşın meselesi kendisi için hayatın kolaylaşması, alım gücünün artması, istikrarlı bir ekonomi, gelir dağılımında adalet beklentisi içerisindedir. Seçim kazanmak enflasyonu düşürmüyorsa, seçim kazanmak hayat pahalılığını ucuzlatmıyorsa, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmıyorsa, seçim kazanınca bir önceki döneme göre alım gücü artmıyorsa…
Demek ki vatandaş eleştirmekle haklı dememiz ve kulak vermemiz gerekmiyor mu?
Muhalefet ısrarla seçim istiyor. Peki, seçim olsa muhalefetin bugün ki iktidardan farklı neyi yapacak? Bununla ilgili bir açıklamaları var mı? Yok, yok, yok…
İktidar partisi anayasa değişikliği ile yatıp kalkıyor. Vatandaşın nazarında anayasa diye bir derdi yok. 175 maddesi olan anayasamızın 100’ün üzerinde maddesi değişti zaten. Vatandaşa göre anayasa değişikliğinin ne yeri ne de zamanı var.
Toparlayacak olursam, vatandaşın siyasete ve siyasetçiye olan güveni her geçen gün azalıyor ve siyaset kurumu buradan zarar görüyor. Halk olmadan, halk desteği olmadan siyaset olmaz, demokrasi olmaz.
Ben kendi yorumumu da buraya ilave etmek isterim:
Tayyip Bey’in etrafını kuşatan ve yanındaki insanlar, olan biteni ve tabanın hissiyatını Reis’e ulaşmasını engelliyor olabilirler.
Ne yapılırsa siyaset güç kazanır, onu da yazayım:
Ekonomideki istikrar, siyasi istikrarı getirir.
Ekonomideki istikrar, adalete olan güveni pekiştirir.
Ekonomideki istikrar, güven ortamının oluşmasını sağlar.
Ekonomideki istikrar, iktidarı güçlü ve başarılı yapar.
Ekonomideki istikrar, gelir dağılımındaki beklentinin teminatıdır.
Ekonomideki istikrar, muhalefeti de siyasi gündemin alternatifi yapar.
Netice: İktidarları ekonomi getirir, ekonomi götürür.