Dedi kodu;

Yaşadığımız toplumu yakından gözlemleyen birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ailede ve okullarda öğretilmeyen ama herkesin son derece deneyimli olduğu bir özelliğimizi yazmak istersem oda elbette Dedikodu yapmadaki maharetimiz diyebilirim.

Eğitim gerektirmiyor, diploma istemiyor.

Yozgat’ta doğmuş büyümüşseniz ve yaşıyorsanız soluduğunuz hava yediğiniz ekmek içtiğiniz su size bu işi öğretiyor.

Küçük yerde herkesin birbirinin geçmişini çok iyi bildiği yerlerde yaşamanın acımasız sonucu böyle oluyor.

Din haram dese de,hukuk yasak dese de,kişilerin özel hayatının gizliliği esas olarak kabul edilse de, ekonomi uzmanları gelişmenin zenginleşmenin önünde ki en büyük engelmiş gibi görse de maalesef kanımıza işlemiş kurtaramıyoruz kendimizi..

“Kartalı çekiştirmezse eğer

Bukalemunla tırtıl nasıl yarenlik eder?”(E.Rastand)

Çekiştirmek, dedikodu, fitne, laf kalabalığı..gibi söz, laf oyunlarıyla boş zaman öldürmek, insanları bilip bilmeden arkalarından gammazlamak, yerli yersiz, haklı haksız yargılamaktır.

Elbette Yozgat’ta ki İnsanların hepsi böyledir denemez. Ama laf ustaları öyle sözler ederler ki, hemen herkesi inandıracak, yalanla kandıracak, akılalmaz formülleri gündeme taşırlar. Bukalemun her renge uyan, tehlike anında renkten renge girebilen, guya çok renkli ama değişken bir hayvandır .Tırtıl da mevcut yapısıyla, kıvrılarak kurtulan, doğruları beğenmeyen bir hayvancıktır. İkisi ancak kartalın güçlü kanatları, uçuşu, saldırgan yiğitliliğini beğenmezler. İkisi kartalla uzaktan ölçüşürler ama, kartal nire, iki aciz hayvancık niredir?

İşte toplum içinde de bukalemunlar ve tırtıllar bulunur, kartal gibi güçlü, dev gibi yetişmiş adamları satarlar, beğenmez kötüler ve büyüklenirler. Hiç haddi olmadığı, yetkisi yokken, bilgisi dahilinde olmadan diğerlerinin aleyhinde dedikodular üretirler.

Sarıhacılı’da duyduğu lafı Esentepe’de yayan o kadar çok insan var ki..

Kendini bilen, kişilikli, kültürlü, hatırşinas kimseler dedikodu yapmaz, başkalarını karalamaz, bilmedikleri konularda asla palavra sıkmazlar. Kıymet bilenlerin kıymeti de bilinir. Seviyeli bir ahalide kaliteli adamlar yetişir ve devletin yetişmiş büyüklerini küçük düşürücü laflar etmezler. İnsanları çekiştiren, iftira eden, itibarları ile oynayanların asaletleri okunmaz. Toplumda yadırganırlar, dışlanırlar. Bunlar evlere bile misafir edilmezler, yalnızlaşırlar. Bunlara adam diye selam bile verilmez. Asil insanlar dedikoduyla küçülmezler.

Bizim bu arızi durumumuzu bilen anlayan çözümleyen dışarıdan gelen insanlar bu zaafımızı kendi lehlerine kullanmayı başarıyla biliyorlar.

Bizim birbirimizi eleştirmek için herhangi bir sebebe ihtiyacımız yok otomatiğe bağlanmış gibi düğmeye bas sen sadece dinle..

Hangi ebenin doğurttuğundan başlayıp adamın 50 senelik ömrünü bilen anlatan insanlar var..

Yav kardeşim insandır hatası da olur olabilir.

Yav kardeşim 50 senede insan elli kerede doğru iş yapmadı mı?.

Elbette doğruda yaptı..

Allah hatasından dönenin tövbesini kabul ediyor.

Maalesef Yozgat’ta tövbe müessesesi çalışmıyor.

Hatayı yaptıysan hayatının sonuna kadar madalyon gibi boynunda taşımak zorundasın.

Coğrafya kaderdir.Ne yapalım bizimde kaderimiz bu..

Allah keder vermesin…