Yozgat, belki de Türkiye’nin en göz ardı edilen şehirlerinden biridir. İç Anadolu Bölgesi’nde, Orta Anadolu’nun yüksek bozkırlarında yer alan bu şehir, sahip olduğu hem doğal hem de kültürel zenginlikleriyle keşfedilmeyi bekliyor. Yozgat, zamanla geçirdiği değişimler ve geçmişten gelen mirasıyla, hem doğası hem de insanıyla farklı bir yerleşim alanı oluşturuyor.
Öncelikle Yozgat’ın doğal güzelliklerinden söz etmek gerek. Şehir, doğaseverler için adeta bir cennettir. Yozgat, bu doğa harikalarını birleştirerek, doğayla iç içe huzurlu bir yaşam sunuyor. Yozgat’ın sahip olduğu termal kaynaklar, özellikle Sorgun Termal Tatil Köyü, Sarıkaya Tarihi Roma Hamamı, Yerköy Bulamaçlı gibi yerleşim yerlerinde sağlık turizmi açısından büyük bir potansiyele sahip.
Yozgat’ın tarihî dokusuna baktığımızda ise, şehir adeta geçmişin izlerini taşıyan bir açık hava müzesini andırıyor. Yozgat’ın her köşesinde tarihe dair bir iz görmek mümkün. Şehrin simgelerinden olan Yozgat evleri, geleneksel Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyor. Tarihi Çapanoğlu Büyük Cami, Saat Kulesi de eşsiz güzellik katıyor.
Yozgat’ın köklü bir kültüre sahip olduğunu da unutmamak gerek. Yozgat’ta pek çok yerel gelenek ve göreneği yaşatılmakta, halk oyunları, müzik ve yemek kültürü bölgeye özgü bir çeşitlilik oluşturuyor. Yozgat’ın en ünlü lezzetlerinden biri olan “Yozgat Tandır Kebabı” ve ” Parmak Çöreği, Arabaşı yemeği “, şehre özgü yemeklerin başında yer alıyor.
Yozgat’ın önemli bir özelliği de tarım ve hayvancılık alanındaki güçlü potansiyelidir. Şehir, ekili arazileri ve besi çiftlikleri ile hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük bir değer taşıyor. Aynı zamanda, Yozgat’ın geniş tarım arazileri, doğal zenginliklerin korunmasında da önemli bir rol oynamaktadır.
Yozgat, hem geçmişiyle hem de bugünüyle, Anadolu’nun kalbinin attığı, sessiz ama derin bir şehir.