enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7788
EURO
36,7285
ALTIN
2.946,61
BIST
10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Az Bulutlu
8°C
Yozgat
8°C
Az Bulutlu
Cumartesi Çok Bulutlu
8°C
Pazar Parçalı Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
12°C
Salı Hafif Yağmurlu
9°C

Şerefli: Acı ve zulümler hep Müslüman coğrafyada yaşanıyor

Şerefli: Acı ve zulümler hep Müslüman coğrafyada yaşanıyor

 

Eğitim Bir Sen Yozgat İl Temsilcisi Kenan Şerefli, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün kabulünün 68. yıl dönümünde, insan ve hak kavramının alabildiğine ayrı düştüğüne tanıklık edildiğini belirterek acı ve zulümlerin hep Müslüman coğrafyada yaşandığını söyledi.

Eğitim Bir Sen Yozgat İl Temsilcisi Kenan Şerefli, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada insan haklarının önemine dikkat çekti. Şerefli, “İnsanla doğrudan ilgili olması sebebiyle önemsenmesi gereken bugünler, anlamını yitirmiş, mazlumdan yana olması, masumu koruması gereken uluslararası yapıların, emperyalist güçlerin tehdidi ve tahakkümü altında, hakkın haykırıldığı değil, haksızlıkların perdelendiği ekran koruyuculara dönüşmüştür. Hemen hemen bütün insani değerlerin tahrip edildiği bu çağda, sözel güzellemeler önemini kaybetmiş; daha düne kadar medeniyetlerin beşiği olmuş, başkentlik yapmış, insanların tüm farklılıklarına rağmen bir arada yaşadığı bölgeler açık can pazarı haline getirilmiştir.”dedi.

ACI VE ZULÜMLER, DÜN FELLUCE’DE, BUGÜN HALEP’TE

“Acı ve zulümler dün Felluce’de, bugün ise Halep’te olduğu gibi, hep Müslümanların meskeni olan coğrafyalarda yaşanmaktadır.”diyen Şerefli, “ Dünyanın öteki yüzü bugünler için hazırladığı nümayişçi müsamereler eşliğinde maskesini takarak riyakâr cümleler kurmakta, her riyakâr cümle kurulduğunda masum bir insan daha maalesef can vermektedir. Dünya sürekli sıcak veya soğuk savaş atmosferini solumakta, buna ilaveten icat edilen taşeron terör örgütleriyle milletlerin geleceği çalınmakta, kardeş görünümlü kalleşlerle toplumlara derin nifak tohumları atılmakta, ülkelerin sınırları değiştirilmektedir. Dünyanın bir tarafı diğer tarafını sömürebilmek için hayaller ihraç edip güçsüz ülkelerin hazinelerini kendi envanterine gelir olarak kaydetmenin yarışına girmektedir. Baskı ve şiddete dayalı ideolojik, ırkçı yaklaşımlar, insan haklarını ve özgürlükleri her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir. Emperyalist güçlerin siyasi ihtirasları, enerji kaynaklarına hâkim olmak, egemenlik plan ve operasyonları, terörün kanlı bir yöntem olarak kullanılması gibi sebeplerle, yeryüzü, tarihte eşine az rastlanır boyutta ve yaygınlıkta hak ihlallerine sahne olmaya devam etmektedir.”diye konuştu.

EN BÜYÜK İNSAN HAKKI İHLALİ OLAN TERÖR EN ÇOK ÜLKEMİZİ VURMAKTA

En büyük insan hakkı ihlali olan terörün en çok ülkemizi vurmakta olduğunu vurgulayan İl Temsilcisi Kenan Şerfeli, “30 yılı aşkın süredir boğuştuğumuz bu bela yüzünden binlerce ocağa ateş düşmüş, canlar yanmış ve yanmaktadır. PKK terörü nedeniyle binlerce insanımız hayatını kaybederken; kurulan tuzaklar, kazılan hendekler nedeniyle, ülkemiz ve milletimiz vaktini ve enerjisini söz konusu belayı bertaraf etmek için harcamaktadır. Terör yüzünden, sağlık ve eğitim başta olmak üzere, birçok hak ihlalinin vuku bulduğu ülkemiz, son olarak, yıllarca milletimizin gönül dünyasını istismar ederek paralel bir devlet oluşturan, arkasında emperyalist güçlerin olduğu ihanet şebekesi Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimine maruz kalmış ve 243 insanımızın şehadetiyle son bulan ciddi bir tehlike atlatmıştır. Böylece, hak ve özgürlükleri koruma yükümlülüğündeki bazı devletler, bilinçli politikalarla hak ihlallerinin bizzat faili olmuştur. Ülkeler işgal edilmiş, insanlar kitlesel işkencelere, ölümlere, sürgünlere maruz bırakılmış, milyonlarca çocuk yetim ve öksüz kalmıştır. Günümüzde bu amaçla izlenen emperyal politikalar sonucu, çoğu etnik ve dini sebeplere bağlı olarak yapılan işgaller, çatışmalar, savaşlar ve terör olayları, insanlığa tarifsiz acılar yaşatmış ve yaşatmaktadır. Şehirler yaşanamayacak ölçüde yıkılıp tahrip edilmekte, milyonlarca insan ölmekte, milyonlarcası sakat kalmakta, bir o kadarı da mülteci ve sığınmacı konumuna düşerek, kimisi açık denizlerde bir damla hayat arayışına girerken, kimisi de tel örgülerin arkasında soğuk yüzlerden merhamet dilenmektedir.”ifadelerini kullandı.

 

BM HAK GASP ETMENİN YASAL MEKANİZMASINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA

Birleşmiş Milletleri (BM) uygulamalarını sert sözlerle eleştiren Şerefli, sözlerine şöyle devam etti: “Hümanist kaygı ve amaçlarla bile olsa, daha iyi bir aşamada, insan haklarının evrensel değer ve ilke olarak egemen olması beklenirken, insana yönelik haksızlıklar evrensel bir boyut kazanmıştır. Birleşmiş Milletler (BM), hakları gasbeden, ötekileştirdiği insanları her türlü zulme maruz bırakan, toplu sürgün ve iltica hareketlerine yol açan, insanları bu trajediye mahkûm olmaya zorlayan, onları çıkışsız, çözümsüz bırakan devletlerin evrensel cürümlerini engellemekte aciz ve yetersiz kalmıştır. Daha da kötüsü, BM, doğrudan hak gasbetmenin yasal mekanizmasına dönüşmüş durumdadır. Özellikle İslâm coğrafyasındaki işgal ve soykırımlara zemin hazırlamış, çoğu katliam ve soykırım bizzat bu örgütün gözetiminde yapılmıştır. 1995 Temmuzu’nda Srebrenitsa’da gördüğümüz vahşete benzer soykırımların bugün Suriye’de, Irak’ta ve Myanmar’da yapılıyor olması, BM ve bu konuda sorumluluğunun gereğini yapmayan diğer devletler, sivil toplum kuruluşları adına utanç vericidir.”

Gelinen noktada atılması gereken iki adım bulunduğunu vurgulayan Şerefli, “ Yaşanan acıların bir daha tekrar etmemesi, huzurlu, saygılı, hoşgörüye dayalı bir hayat kurma adına Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217A sayılı kararı ile kabul edilen ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin yayımlanmasıyla kutlanmaya başlanan ‘10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, ya mağdurların mahrumiyetinin giderildiği, mazlumların çığlığının duyulduğu aracı günler haline getirilmeli ya da bu anlamsız müsamereye son verilmelidir. Eğitim-Bir-Sen olarak, ırk, dil, din, sınıf gibi, hiçbir ayrım gözetmeksizin, devredilmez, vazgeçilmez temel insan haklarını, korunması ve yaşatılması zorunlu medeniyet değerleri olarak telakki ediyor, bütün haklarıyla insana saygılı bir medeniyet ikliminde insanlığın tekrar soluklanmasını diliyoruz. Halep başta olmak üzere, dünyanın birçok yerinde, tahammül ve dayanma sınırlarını aşacak ölçüde ve sistemli olarak sürdürülen mezalimi, terörün her çeşidini, onları destekleyip cesaretlendirenleri lanetliyor; sorumlu herkesin, her kurumun, her devletin etkin çözümleri ivedilikle hayata geçirmesini bekliyoruz. Kimden gelirse gelsin, haksızlıklara karşı sesimizi yükseltmeye, dün olduğu gibi, bugün de, yarın da hakkın ve haklının yanında olmaya devam edeceğiz. “ifadelerini kullandı.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.