İnsanı yücelten şeylerden en önemlisi; insan aklının ve duygularının buluşma noktası: özür dilemektir.
Özür dilemek, insan hayatında sıkça karşılaştığımız ancak çoğu zaman derinliği yeterince kavranamayan bir davranış biçimidir. “Özür dilemek bir erdemdir” sözü, toplumsal hayatta önemli bir gerçeği yansıtır. Çünkü özür, yalnızca bir hatayı kabul etmekten ibaret değildir; aksine, kişinin kendi iç dünyasında bir hesaplaşmayı, karşısındaki insana saygı duymayı ve geleceğe dair bir sorumluluk taşımayı gerektirir. Bu anlamda özür dilemek, belki de en büyük olgunluk göstergelerinden biridir.
Toplumda sıklıkla karşılaştığımız üzere, pek çok insan için özür dilemek zayıflık olarak algılanır. Güçlü görünme arzusuyla kibir, insanlar arasındaki iletişimde önemli bir engel haline gelir. Oysa asıl güç, hatayı kabul edebilmekte, bunun için karşısındaki insandan af dilebilmekte ve bu hatanın sonucunda yaşanan olumsuzlukları onarmakta yatar. Özür dilemek, sadece bir kelime değil; bir tavır, bir yaklaşım ve bir duruş sergilemektir. Bu noktada alçakgönüllülüğün en zarif örneği haline gelir.
İnsan ilişkilerinde yapılan hatalar kaçınılmazdır; zira hepimiz insanız ve kusurlarımızla var oluruz. Kimse mükemmel değildir ve herkesin yaşamında hatalar, yanlış anlaşılmalar veya ihmaller yaşanabilir. Ancak önemli olan, bu hatalarla nasıl başa çıktığımız ve onları nasıl telafi etmeye çalıştığımızdır. Özür dilemek, işte tam da bu noktada devreye girer. Yalnızca hatanın farkına varmak yetmez; hatanın telafisi için adım atmak, özrün asıl değerini ortaya çıkarır. İçtenlikle dile getirilen bir özür, hatayı telafi etme niyetini gösterir. Bu, bir nevi içsel bir temizlik ve arınma sürecidir.
Özür dilemenin önündeki en büyük engel ise gururdur. Pek çok insan, hata yaptığını kabul edip karşısındaki kişiden af dilemenin kendisini küçülteceğini düşünür. Oysa özür dilemek, kişiyi küçültmez; aksine büyütür. Özür dilemek, karşımızdaki insanın duygularını ciddiye aldığımızı, onu önemsediğimizi ve onunla aramızdaki ilişkiyi onarmak istediğimizi gösterir.
Bir düşünelim; gururumuz yüzünden özür dilemediğimizde çoğu zaman pişmanlık ve içsel bir huzursuzluk yaşarız. Özür dilemenin en güçlü yönlerinden biri de karşımızdaki insanın kalbine dokunmasıdır. Sözler bazen yetersiz kalabilir; ancak içten gelen bir özür, duygusal bir bağ kurar. İki insan arasında oluşan bu bağ, sadece o anki problemi çözmekle kalmaz; uzun vadede güvenin, saygının ve samimiyetin temelini atar. Özür dilemek, aynı zamanda bir barış ve uzlaşma yoludur.
Öte yandan, özür dilemenin bir erdem olarak kabul edilmesi, bu eylemin basit bir mecburiyetten daha fazlası olduğunu gösterir. Özrü içtenlikle dile getiren kişi, aynı zamanda gelecekte benzer hataları yapmama sorumluluğunu da üstlenmiş olur.
Bu sebeple toplum olarak, özür dilemeyi daha fazla teşvik etmemiz gerektiğinin altını çizmeliyiz. Özellikle çocuklarımıza özür dilemenin bir zayıflık değil, tam tersine bir güç göstergesi olduğunu öğretmek, onların daha sağlıklı iletişim kurmalarını sağlayacaktır.