enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
39,2169
EURO
45,2700
ALTIN
4.345,98
BIST
9.311,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Az Bulutlu
21°C
Yozgat
21°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Çok Bulutlu
20°C
Salı Parçalı Bulutlu
20°C
Çarşamba Açık
23°C

Makam;

Makam;
23.05.2025
A+
A-

Tabii ki Türk sanat müziğindeki makamlardan bahsetmeyeceğim.
9/8’lik notalardan da bahsetmeyeceğim.
Siyasette, ticarette, STK’larda herhangi bir güce yaslanarak makam ve mevki sahibi olanlara sözüm var diyeceğim.

Çok da şey etmeyin.
Makamlara kendinizi alıştırmayın; döner koltuk altınızdan gidince sudan çıkmış balığa dönersiniz.

Büyük makamlara gelmekle büyük adam olunmayacağı herkesin malumudur.
Büyük adam olmak herkesin harcı değildir zaten.
Kendini geçmeyen, milletine adanmayan, hakikate odaklanmayan, adalete şartlanmayan, cesareti kuşanmayan, geleceği bugünden göremeyen büyük adam olmaz, olamaz.

Büyük adamları etrafında kümelenen insanlardan tanırsınız.
Örneğin büyük adamların çevresinde Übey bin Selüller değil Ömerler olur.
Yanında her söze, her eyleme eyvallah diyen şarlatanlar, korkaklar, eyyamcılar değil; yanlışını yüzüne vuran, ona ayna olan gerçek dostlar bulunur.

Büyük adamların olduğu yerlerde menfaat yuva yapmaz, zalim değer bulmaz, haine yer olmaz, onursuzların yüzüne bakılmaz.

Büyük makamlara makamı dolduramayan, makamın hakkını veremeyen, kurumları kuralsızlığa mahkum eden, kalıbı ve kaftanı makamla uyuşmayan, nefesi hakka ve hukuka vefasızlık kokan, ne oldum delisi olan insanların atandığını görmek çok üzücü bir durum.

Eskiden devlet büyüklerimiz birilerini yüksek makamlara atadıklarında bir bildikleri var; layık olmayanı oraya getirmezler, görmediklerimizi görüyor, bilmediklerimizi biliyorlar diye hüsnü kuruntuda bulunurduk. Ama zamanla gördük ki maalesef yanılmışız.
Hatır-gönül ilişkisi veya adamcılık kaygısıyla atama yapıyorlarmış; ehliyet ve liyakat esas kriter değilmiş meğer.

Bazı insanlara gücünü aşan, boyundan büyük görevler verdiğinizde altında kalacaklarını da hesaplamanız gerekir, değil mi?

Hz. Yusuf’a baş danışmanlık görevi teklif edildiğinde, “Hayır, beni hazinenin başına getir” demiş ve ehil olduğu görevi istemişti.

Şimdi bizimkiler ehil olup olmadıklarına bakmıyorlar; gelecekleri makamın kendilerine neler getireceğine ve isimlerinin büyük makamlarda zikredilmesine dikkat ediyorlar.

Makama ne katacağını değil, makamın hayatına ne katacağına bakan insandan yönetici mi olur? Olmaz, olmaz da ama yönetici oluyorlar bir şekilde.

Oluyorlar olmasına da yönetemiyorlar, yönetiliyorlar, güdülüyorlar…

Bu insanlar hizmete âşık olanları getirmiyorlar.

Sonra ne mi oluyor?

“İşi ehline vermediğinizde kıyameti bekleyin” hadisi; işi ehline vermediğinizde “taşları bağlanan, köpekleri salınan bir memlekete dönüşmeniz kaçınılmazdır” demek istiyor.

Çözüm mü?

“Padişahım çok yaşa” diyen şaklabanlar takımına inat, “kral çıplak” diyebilme cesaretini gösterenlere değer vermektir.

Vesselam.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.