enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,6990
EURO
50,2153
ALTIN
5.941,97
BIST
11.463,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Az Bulutlu
3°C
Yozgat
3°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
5°C
Pazar Çok Bulutlu
4°C
Pazartesi Az Bulutlu
3°C
Salı Az Bulutlu
2°C

“Kusursuz olmaz”

“Kusursuz olmaz”
15.12.2025
A+
A-

Mükemmellik iddiasıyla yaşamak ne zordur. Hayat bir tamamlanma sürecidir. Eksiğimiz muhakkak olacaktır. Bunu bilip tamamlamak, insanın içine yerleşen kutsal bir görevdir. Kusurumuz olacak ama kusurlu yaşamayı tercih etmeyeceğiz.

“Eksiklik, noksanlık, sakatlık, hata” gibi anlamlara gelen kusur, insana mahsustur. Kimimiz doğuştan, kimimiz sonradan kusurlu olabiliriz. Hayatın içinde kalıp da eksikliği olmayan var mıdır? Hata payı vardır. Böyle böyle kendimizi bulup ustalaşacağız. Hayat bize her vakit deneme imkânı sunacak; biz de yaparak, yaşayarak öğreneceğiz. Eksiğimizi tamamlayacağız, hatamızı düzelteceğiz. İnsanın hikâyesinin kurgusu açık olmasa da biraz da böyle değil midir? Burada karşımızdakini anlamak, ona mühlet vermek gerekir.

Gün gelecek, meyve olgunlaşacak. Zaman ve sabır gerek. Şartlar bir araya gelmeden olmuyor. İnsan da böyledir. Kusurumuzu ortadan kaldırmak için zamana ihtiyaç vardır. İnsanın ruhu sınır tanımaz; hep bir yükseliş ve genişleme ister. Onu dar bir alana hapsetmek en büyük zulümdür. Noksanlığın ortadan kaldırılması, hatanın düzeltilmesi için ruhun ve iradenin özgür bırakılması şarttır.

Taşa şekil vererek ondan birçok eser çıkaran insanın, kendi ruhunu terbiye etmesi; kendi içinde daha mükemmel bir insanı keşfetmesi ve ortaya çıkarması mümkündür. İnsan iradesi serbest bırakılmıştır. Demek oluyor ki akıl ve düşünce birlikte hareket ederse daha iyisi bulunabilir, bulunabilecek yollar seçilebilir. Bunun için de hata payı her zaman vardır. “Hata bizden, ata sizden.” diye bir söz vardır. Eğitimde temel alınacak bir yaklaşımdır bu. Çocuğun deneyim kazanması için çekinmeden ve korkmadan karar vermesi, parmağını kaldırması ve kendini göstermesi gerekir. Baskılama olmadan, rencide etmeden ortam hazırlamak; hatayı azaltacak, doğruyu, iyiyi ve güzeli bulduracaktır. Yeter ki metodumuz ve yaklaşımımız doğru olsun.

Sofranın güzelliği ve lezzeti, yemeklerin her zaman kusursuz olmasıyla ilgili olmasa gerek. Yemeğin tuzu fazla olabilir; ama biz başka bir açıdan bakarak ondaki kusuru giderebilir, karşımızdakini rahatlatabiliriz. Hayatın kendisi de böyledir. Acı tatlı ne çok hâlimiz vardır. Hep iyi, hep huzurlu ve başarılı olmak mümkün mü? Küçük sorunları müsamaha ile ortadan kaldırmak ve iyiyi dilemek insanı rahatlatmaz mı? Elbette müsamaha göstermek, cömert olmak, yumuşak davranmak insanın en katı hâlini bile değiştirir; muhakkak yeni bir kapı açar.

Darlık, iyi bir ruhsal durum değildir. Hayatı zehir eden, tüm yolları kapatan, insanı çıkmaza sokan bir görüştür. Kusurlu bir durumda hemen asabiyet elbisesini giyip yakıp yıkmak, köprüleri atmak kime, ne kazandırır? Oysa sakin bir bakışla meseleyi geniş bir çerçevede ele almak, yeni çıkış yolları açar. Noksanı tamamlamak, hatayı düzeltmek için anlayış göstermek ve meseleyi zamana bırakmak gerekir. Bu, umursamazlık değildir; ummaktır, daha iyi olacağını ummak.

Kusur, çıkmaz bir lekeye dönüştürülmemelidir. Kalbimizde beslediğimiz iyi niyetle yanlışı doğruya, günahı sevaba, çirkini güzele çevirmek zor değildir. İçimizdeki şefkat ve merhamet mayasıyla yoğuracağımız hayat hamurundan yapılacak sevgi ekmeğinin şifasıyla, tüm eksikliklerimiz tamamlanacak, hatalarımız düzelecektir. Bunun için engin bir gönle ve etkili bir dile ihtiyacımız vardır. Çünkü hataya müdahale edecek kişinin kullanacağı dil, doğru anahtardır. Yanlış anahtarla kilit açılmadığı gibi, yanlış bir dille hatayı düzeltmek de mümkün değildir; iş daha da zora girer. Temel insan ilişkilerinde esas olan, sağlıklı bir iletişimdir. Bunu sağlayacak olan da güzel bir dildir. Kusuru dile getirmek kolay değildir; onu düzeltmek ise hiç kolay değildir. Ancak iyi niyetimiz ve samimiyetimiz anlaşılırsa güven tesis edilir; noksanlık tamamlanır, kusur ortadan kalkar.

Kusuruyla bile dünyayı teşrif eden insanın, kendini bilme macerası hep sürecektir. Kusursuz olma hâli, aslında “Hamdım, piştim, yandım.” diyen Mevlânâ’nın hayatının bir hülasasıdır. Affolunmak niyazıyla kapıdayız; içeriden davet bekliyoruz. Hatamız belli, kusurumuz affola…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.