Sıradanlaşan, değersizleşen bilgiler bizlere sunuluyor.
İlk önceleri “bitli baklanın kör alıcısı olur” kabilinden önemsemiyordum.
Lâkin bunu yapanların toplum mühendisliği üzerine ihtisas sahipleri olduğunu görünce kafam dank etti.
Cahilliğimi buradan ifşa ediyorum. Toplumu yöneten, yönlendiren medya ve sosyal medya kopyala-yapıştır ile kendine bir alan oluşturmuş durumdadır. Bilgi ne demektir?
İnsan aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümüne verilen ad.
Bir konu ya da iş konusunda öğrenilen ya da öğretilen şeyler.
“Çocukların kafasına”
Özel, nitelikli, özgün, ufuk açıcı, cesaret veren bilgileri toplumdan gizlemede pek maharetli…
Toplumu cahil bırakmada, magazinleştirmede inanılmaz yol alınmış.
Bunu ben çok sonradan fark ettim.
Yozgat’ta meşhur bir sözdür: “Aşağı mahallede söylediği yalan, yukarı mahallede kendisi de inanıyor.”
Şimdi tam da bu dönemi yaşıyoruz.
Diyelim ki önemli bir bilgi ürettiniz, bunu topluma nasıl sunacaksınız? Sundunuz diyelim, nasıl inandıracaksınız?
Toplumda bilgi arayışının önü tuzaklarla dolu.
Sizin paylaştığınız bilgi birileri tarafından desteklenmezse, ham bilgi veya teyide muhtaç bilginin ötesine geçemiyor.
Ee tamam da bilgi sahibinin ömrü kendini ispatlamakla mı geçecek?
Hâlbuki aç interneti, aç sosyal medyayı; A şahsı veya B şahsının içeriğini paylaş, olsun bitsin.
Okumaya gerek yok, düşünmeye gerek yok, araştırmaya gerek yok, soruşturmaya gerek yok.
Bu tip kopyala-yapıştırın alıcısı pek çok, takipçisi de pek çok maalesef…
Bağlı olduğun siyasi, sosyal veya dini grupların başında kimin paylaştığını sen de paylaş, beğendiğini sen de beğen, olsun bitsin.
Esasen kopyala-yapıştır bir manada emek hırsızlığıdır da.
Bizim dinimizin ilk emri “Oku” ile başlar. Ben de diyorum ki:
Kitap oku, insanı oku, tabiatı oku, hatta meydanı oku.
Okuduğun an biraz öncekinden daha az cahil olacağız…