“Her Şeyi Tayyip Bey’den Beklemek”

AK Parti’de herhangi bir konuda fikrinizi, projenizi açıklayınca arkadaşlar daha anlamadan, dinlemeden topu ya genel merkeze ya da Tayyip Bey’e atıyorlar. Bunun adı siyasette “sorumsuzluk” hastalığıdır.

Ben bilmem, merkez bilir. Ben bilmem, milletvekilleri bilir. Ben bilmem, ben bilmem…
Bu ruh hali ile siyaset yapılamaz hale geldi.

AK Parti, eser üreten, hizmet eden, Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetidir.
İktidar partisi mensupları hizmet ve eser yaparken siyaset üretmeyi ihmal edemezler.

Eserlerimize bakın, bize oy verin. Artık vatandaş da karşılığını kaybetmiştir. Siyaset yapmak, siyaset üretmek, siyasette gündem oluşturmak esas olmalıdır.

Ekonomide, adalette, işsizlikte oluşan sorunları “Eee, ne yapalım? Hizmet ettik ya, eser yaptık ya.” cümlesiyle vatandaşlara anlatamaz, izah edemez, ikna edemezsiniz.

Suç samur kürk olsa kimse sırtına almıyor.

Eksikleri, hataları göz önüne serdiğinizde muhalif ve muarız oluyorsunuz. Halbuki eleştiri, siyasetçiye verilen bedava kredidir.

Sana, senin için, senin faydana olacak bir değerlendirme yapılıyorsa bunun kıymetini bilmek gerekir diye düşünüyorum.

Tayyip Bey’in her şeyi bilmesi, her şeyi tek başına sevk ve idare etmesi beklenemez.

Yerelde olmadı, gereken yapılması gerekenleri yapmayıp tembellik edip, sonra da size gelen teklifleri “Yukarı kabul etmiyor,” demek, “Tayyip Bey razı olmuyor,” demek siyaseti ifsad etmektir.

Esasen Yozgat’ta AK Parti siyaset okuludur. Siyasetin üniversitesidir. Birazcık saygı ve gayretle insan kendini pekala yetiştirebilir, uzmanlaşabilir, eksiğini, gediğini tamamlayabilir.

Bu kadar lafı etmemin elbette bir maksadı var. Gelelim ona:

Terörsüz Türkiye konusu Yozgat’ta kesinlikle AK Parti aleyhine siyasi yaramalara sebep olmuş durumdadır.

Bu konuya özel, özgün, nitelikli, anlaşılabilir ve kamuoyunun ikna edilmeye acilen ihtiyaç vardır.

Bugüne kadar vatandaşlarımız AK Parti’nin yerelde yaptığı ufak tefek hataları ya görmezden geldiler ya da mazur gördüler, dolayısıyla seçim sonuçlarına etki edecek bir durum oluşmadı (yerel seçimler hariç).

Şimdi durum çok farklı. “AK Parti/MHP/DEM birlikte Terörsüz Türkiye çalışması yürüteceğiz” demek, Yozgat’ta kesinlikle söylüyorum “DEM’le ortak olundu” algısı oluşturmaya başlamıştır.

Gün, evveli ay, bacayı geçmeden daha bu iş siyasetimize seçimde etkisini göstermeden müdahale edilmeli ve doğrusu anlaşılmalıdır.

“Tayyip Bey bilir, genel merkez bilir, milletvekilleri bilir” demek konuyu mecrasından çıkarmaktır.

Ne söylediğiniz kadar nasıl söylediğiniz de önemlidir siyasette.

“Dooaah var öküz durdurur, Doooah bar zelvee kırdırır” der eskiler…

İdareyi maslahat zamanı değildir. Net olmalıyız.

Siyasette rekabeti saklı tutarak, gizli muhalefet yaparak hem ortak hem rakip olunamaz.

Bazı konularda birlikte, bazı konularda ayrı ayrı düşüncelerle siyaset yapmak tabanı irrite eder.

Kimse yazmasa da, konuşmasa da, söylemese de ittifaklardaki partilerin tabanlarında bazı kırıcı, incitici eleştirileri biliyoruz, duyuyoruz.

İşte siyaset tam da bu işleri düzeltmeye yarar.

Zaman ayıracaksın, mesai üreteceksin, alın teri dökeceksin, izzet ve ikramda bulunacaksın. Kısaca emek vereceksin kendi tabanına, onlara bu durumları sakin sakin anlatacaksın.

Gerçekleri, ama sadece gerçekleri anlatacaksın.

Durumu idare edip “hele şu ortamdan bir sıyrılayım” mantığı ile hareket etmeyeceksin.

“Ben yıpranmayayım, hedef adam olmayayım” demek siyaseti anlamamaktır.

İl başkanıysan, il yönetimindeysen zaten sorumlusun, kaçacak yerin yoktur.

Ankara’dan gelenler eser yağar, gürler; Sarıhacılı’yı geçince evet’ler “hayır” olur. Hayırlar “evet” olur.

Siyaset futbola benzer; orta sahada top çevirince rakibi yenmiş olmazsın, illa ki gol atacaksın.

Vesselam.