“Yargı ve Siyaset”

Yargının verdiği, vereceği kararlar elbette siyaseti, siyasetçiyi, siyasi partileri ve gelecekte yapılacak seçimleri etkileyecektir.

“Yargı işini yapsın” demek kolaydır.
Yargıya müdahale edilmez, edilemez.
Soruşturmalar, mahkeme safahatı kesinlikle etki altında bırakılamaz.

Bunlar güzel açıklamalar; şapkamız yok ama olsaydı çıkarırdım.

Benim gibi sahada, tabanda siyaseti gözlemleyen, takip eden birisi “olana bitene bir anlam veremedim” deme kolaylığında olamaz.

Ülkemizde yaşanan her olayın siyasi sonuçları vardır, olmuştur. Seçimlere etkisi olmuştur, seçmen kanaatleri üzerinde etkisi olmuştur, olacaktır.

İktidar partisi “Biz ne yapalım, bizim suçumuz kabahatimiz yok. Yargı işini yapıyor” dese de onlar da bilirler ki bu işten en çok oy olarak olumsuz etkilenecekler onlardır.

Etki, tepkiyi doğurur..!
Baskı, dayatma siyasette ters teper..!

Silkelense de…
“Turpun küçüğü büyüğü heybede” dense de bu tip açıklamaları toplum kendi açısından değerlendirir ve seçime, sandığa yansımaları olur.

Muhalefet partileri hakkındaki davalar domino taşı gibidir, birbirini etkiler. Adalet Bakanı da bunu söyledi zaten.

Siyaset kurumu öylesine bir duruma düştü ki bundan sonra yargı kararını açıklamadan doğruyu, eğriyi ispat etme imkânı kalmamıştır.

İktidar elindeki güce güvenmesin..!
Muhalefet mağduru oynamasın..!

Halk her şeyi siyasiler kadar hatta daha fazla biliyor, anlıyor, görüyor.

Siyasetçi böylesine ağır ve netameli konularla karşılaşınca yaptığı hizmetleri tanıtma, anlatma imkanını kaybediyor. Anlatsa da dinleyecek kimseyi bulamıyor; bulsa da vatandaşın elinden, yüzünden, gözünden veya alkışla onay alamıyor.

Hizmet, eser, yapılanlar değersizleşiyor veya değerleri arka sıralara düşüyor.

Ne zaman ki yargılama biter, siyaset o zaman normalleşir.

Siyaset, Anayasa’ya göre kurumların işlerliği ile kuralların olduğu ve herkesin eşit şartlarda yarışa başladığı dönemlerde daha başarılı olur, yapılır.

Dengeler, siyaset zemininde olmazsa olmazdır.
Siyaseti güzelleştiren, iktidarla birlikte muhalefetin de güçlü olmasıdır.

İktidar bütün yönetimlerde vardır.
Muhalefet sadece demokrasilerde vardır.

İktidar ve muhalefet iki kanatlı bir kuştur, birbirinin mütemmim cüzüdür.

Ülkemizi bugün Ortadoğu bataklığının dışında tutan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti oluşumuzdur.

Aziz ve necip Türk Milleti özgürlüklerinden vazgeçmez.
Anayasanın kendisinden beklediği vatandaşlık ödevlerini yapmaktan asla imtina etmez.
Her şeyi tartışır, devletini tartışmaz.

Devletin kurumlarının işleyişine müdahale etmez.
Sonucu vatandaş olarak beğenebilir, beğenmeyebilir.
Onun da kararını sandık önüne konunca verir.

Velhasıl…
Siyasette şu an kimin eli kimin cebinde anlama imkânımız yok.
Bu işin ilacı zamandır.

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler…