Yozgat, coğrafi konum olarak geniş ekilebilir tarım arazileri ve meralarıyla tarım ve hayvancılıkta önemli bir potansiyele sahip bir kenttir.
En çok ekilebilir tarım arazisinde sahip iller arasında 6 milyon dekar alan ile 5. sırada yer alan Yozgat, yeşil mercimek üretiminde birinci, nohut üretiminde ikinci, buğday ve şeker pancarı üretiminde ise ilk 10 il arasındadır.
Çiftçimiz, atadan gördüğü yöntemlerle üretimini sürdürmektedir. Özellikle gübre ve zirai mücadeleyi deneme yanılma yöntemleriyle yapmaktadır. Bu da üretimi olumsuz etkilemektedir. Bu konuda ilimizde Ziraat Fakültesi’ne büyük görevler düşmektedir. Çiftçimiz ziraat fakültesinden destek istemelidir. Ziraat fakültesi dekan ve hocalarının da çiftçimize yardımcı olacağına inanıyorum. Ziraat fakültesiyle ortak çalışılması durumunda atadan görme yöntemlerle bilimsel yöntemlerin birleşmesiyle daha fazla ve kaliteli ürün elde edilecektir.
Yine çiftçimiz, ürettiği ürünü işleyerek katma değerini artırmadan hammadde olarak satışını yapmaktadır. Bir kilo buğdayı yaklaşık 8-10 liraya satarken bulgurun kilosunu 40 lira, kilosu 50-60 lira arasında satılan yeşil mercimeğin paketlenmiş şekilde marketlerden iki katı fiyatına satın alıyoruz. Bu nedenle çiftçimizin ürettiği ürünün değerini artıracak yatırımların arttırılması gerekir.
Paketleme tesislerine Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, zaman zaman destek sunarken, ziraat odaları ve belediyelerin de çiftçiye öncülük etmesi gerekir. Bu tür yatırımlar, hem çiftçimizin daha fazla gelir elde etmesini sağlarken, istihdama da ayrıca katkı sağlayacaktır.
Nohut üretiminde ikinci sıradayız, ancak leblebiyi, Denizli’den ve Çorum’dan alıyoruz. Sorgun ilçemizde leblebi üretimi yapan işletmeler bulunsa da yeterli gelmiyor, sayılarının artırılması lazım. Bu nedenle ilimizde tarım ve hayvancılığa dayalı sanayinin de gelişmesi için gereken adımlar atılmalı ve desteklenmelidir.
Tabi ki tarım beraberinde hayvancılık da önemli bir alan oluşturuyor. Ancak köylerde gençlerin şehirlere göçmesiyle, hayvancılık bireysel üretim yerine büyük mandıralar özellikle Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun destekleriyle çiftliklere doğru yön alıyor. Hayvancılığın gelişmesinde kooperatiflere ve süt birliklerinin önemi her geçen gün artıyor. Toplu üretimlerle üretilen süt daha iyi değerlendiriyor, üretici daha fazla gelir elde ediyor, istihdama katkı sunuluyor. Bu konuda Sarıkaya Süt Üreticileri birliği süt üretimi, toplanması ve değerlendirilmesi konusunda örnek gösterilebilir.
Tarım ve hayvancılığı en fazla olumsuz etkileyen ise artan maliyetler. Maliyetlerin sürekli yükselmesi çiftçi ve üreticiyi zor durumda bırakıyor. Özellikle küçükbaş üretiminde çoban sıkıntısı sürekli gündeme gelmektedir. Yüksel maaşlara rağmen üreticilerimiz çalıştıracak çoban bulmakta zorlanıyor. Hatta bazı üreticiler çoban bulamadığı için hayvancılığı bırakmak zorunda kalıyor. Özellikle mazot, gübre, ilaç ve yem fiyatlarının artması maliyetleri yükseltiyor, kar oranını düşürüyor. Devletimiz tarafından verilen destekler ise yetersiz kalıyor.
Özellikle tarımsal ve hayvansal üretimde fiyatların yükselmesi ülkemizde enflasyonun da artmasının en önemli sebeplerindendir. Enflasyonun düşmesi için üretici fiyatlarının artırılması değil devletin üreticiye verdiği desteği artırması da önemlidir. Buğdaya zam yapıldığında una, makarnaya, bisküviye yani unlu mamüllerin tamamına zam gelmiş oluyor. Süte zam yapıldığında tüm süt ürünleri zamlandığı için enflasyon da doğru orantıda yükselmektedir. Devlet yöneticilerimizin, özellikle tarım bakanlığımızın bütün bu değerleri göz önünde bulundurarak geniş kapsamlı bir plan dahilinde süreci yönetmesi gerekir.