Âdemoğlunu almışlar, cennete götürmüşler. Bakmış ki her taraf çok güzel; melekler hizmet ediyor. Bir yere gelmiş Âdemoğlu, bir meleğe sormuş:
— Siz burada ne satıyorsunuz?
Melek demiş ki:
— Biz burada sevgi satıyoruz, adalet satıyoruz, barış satıyoruz, merhamet satıyoruz.
Âdemoğlu heyecanlanmış:
— Bunlardan dünyada azaldı, ben alıp götürebilir miyim?
Melek:
— İstediğin kadar alabilirsin.
Âdemoğlu başlamış sipariş vermeye:
— 500.000 ton adalet ver, 200.000 ton sevgi, merhamet… tonlarca…
Melek demiş ki:
— Bekle Âdemoğlu.
Melek uzaklaşınca, Âdemoğlu düşünmeye başlamış:
“Ben heyecanlandım birden. Dünyada eksikliğini görünce tonlarca sipariş verdim. Ama ben bunları dünyaya nasıl götüreceğim?”
Kaygılanırken melek, eskiden dedelerimizin kullandığı küçücük bir para kesesini getirip tezgâhın üzerine bırakmış:
— Buyur, siparişlerin.
Âdemoğlu şaşkın: Bir meleğe, bir torbaya bakıyor.
— İyi ama ben tonlarca sevgi, tonlarca merhamet, tonlarca adalet sipariş verdim. Sen ise bana küçücük bir torba getirip koyuyorsun?
Melek gülümseyerek demiş ki:
— Biz senin istediklerinin tohumlarını burada satıyoruz. Onları alır, yüreğine ekersen, orada tonlarca olur.
Politikacılar çok güzel konuşurlar, hepsi sevgi pıtırcığı maşallah…
Televizyonlarda yorumcular çok güzel konuşuyor.
Camilerde hocalar çok güzel konuşuyorlar.
Kısacası eline mikrofonu alan, çok güzel konuşuyor. İyi ama…
Bu kadar lafı dinleyen insanoğlu neden hâlâ adalet arıyor, merhamet arıyor, sevgi arıyor?
Ünlü bir fizikçi diyor ki:
“Elini tuttuğu, gözüyle gördüğünü sevemeyen insan; görmediği Allah’ı nasıl sevebilir?”
Herkesin her şeyin en güzelini konuştuğu, her şeyin en iyisini istediği bir toplumda; aile hayatımızın içinde bulunduğu durumu neyle izah edebiliriz?
Gençlerimizin madde bağımlısı olması neyle anlaşılabilir?
Sevgisizlik, merhametsizlik, acıma duygumuzun her geçen gün örselendiğini üzülerek görüyor ve yaşıyoruz.
Dilimizle kalbimiz ne zaman aynı şeyleri konuşup, ne zaman aynı şekilde çarpacak?
Toplum olarak; dini, dili, etnik kökeni, meşrebi farklı olsa da sevgi, adalet ve merhamet gibi ulusal ve evrensel insani değerleri ne zaman hayatımızın merkezine alacağız?
Yaratılış kodlarımıza bakmamız, bilmemiz, anlamamız; insanlarımızın kalbinde sevgi tohumlarının zaten var olduğunu ve aslımıza dönmek için acele etmemiz gerektiğini fark etmemiz gerekiyor.
Cenab-ı Allah yolumuza, karşımıza merhametli, sevgi dolu, barış için mücadele eden ve örnek olan insanlar çıkarsın.
Amin.