enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,0611
EURO
48,5574
ALTIN
5.413,42
BIST
10.971,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Az Bulutlu
16°C
Yozgat
16°C
Az Bulutlu
Cumartesi Açık
17°C
Pazar Açık
18°C
Pazartesi Çok Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
16°C

“Bu Gidişat Gidişat Değil”

“Bu Gidişat Gidişat Değil”
18.05.2025
A+
A-

Toplumun temeli ailedir. Aile; meşru ve legal anlamda, bedenen ve ruhen yaşı belli bir seviyeye gelmiş ve gelişmiş olan kadın ile erkeğin, Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle başlayan ve ömür boyu devam etmesi arzu edilen bir kurumdur.

Yüce devletimiz 2025 yılını “Aile Yılı” olarak belirledi ve ilan etti.
Bu vesileyle, 36 yıllık evlilik hayatını sürdüren, dört çocuk babası bir insan olarak birkaç kelam etmek istiyorum.
Tabir caizse “feleğin çemberinden geçtik.” Her ailede olduğu gibi biz de olumlu-olumsuz birçok şey yaşadık. Deneme-yanılma yöntemiyle öğrendik, biriktirdik ve sonunda tecrübe edindik. Çok şükür, bugün aile hayatımız huzurlu bir şekilde devam ediyor.

Ailenin korunması, aile mefhumunun hukuki, toplumsal ve ahlaki anlamda yerini ve değerini bulabilmesi adına; bu kutsal yapının tanımının, niteliğinin ve niceliğinin doğru şekilde yapılması son derece önemlidir.

2025 yılını yaşadığımız şu günlerde, çevremde -yakın eş, dost, akraba, arkadaş çevremde- özellikle yeni evlenenlerin (bir, üç veya beş yıllık evlilerden bahsediyorum) ciddi anlamda uyumsuzluk, geçimsizlik ve huzursuzluk yaşadığını, hatta “bir bahanem olsa da bu evliliği bitirsem” anlayışının yaygınlaştığını üzülerek gözlemliyorum.

Kadın ya da erkek fark etmiyor. Ekonomik özgürlüğü olan ya da olmayan, zengin ya da fakir, durum değişmiyor. Toplum hayatını iyi bilen biri olarak bu tespiti yapmayı boynumun borcu olarak görüyorum.

Buradan Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ve Aile İl Müdürlüklerine açıkça çağrıda bulunuyorum:
Yozgat’ta aile mefhumu değerini yitiriyor, gücünü kaybediyor, yuvalar yıkılıyor.
Bunun sebeplerini ve sonuçlarını iyi araştırmalı, somut tespitler yapmalı ve çözüm önerileri geliştirirken dini ve milli hassasiyetleri de mutlaka göz önünde bulundurmalısınız.

Yozgat özelinde, yeni evlenen ve birkaç çocuk sahibi olmuş gençlerin; fedakârlık, sadakat, uyum, tahammül, birbirini idare etme, aynı evi paylaşma, sırrı saklayabilme gibi manevi değerlere yeterince sahip olmadıklarını görüyorum. Bu, eğitimle değil, terbiyeyle ve ailedeki yetiştirme tarzıyla ilgilidir.

Nereye gitsek; çarşı, pazar, kafe, restoran, düğün veya cenaze… Sohbetlerin bir yerinde muhakkak “falanca evlendi ama boşanmak üzere” cümlesini duyuyoruz. İnsanlar “bir şey yapabilir miyiz?” sorusuyla çare arıyor. Ve bu durum beni oldukça üzüyor.

Yozgat, Türkiye’nin ortasında bir il. Siyasi görüşü, etnik kökeni ne olursa olsun insanlar bir şekilde birbirini tanır. Akrabadır, arkadaştır, köylüdür. Dertlerini açıkça paylaşırlar.

Bu yüzden buradan İl Müftülüğümüze de seslenmek istiyorum:
Yozgat’taki bu evliliği bitirme ve boşanma dalgası tüm yönleriyle masaya yatırılmalı, araştırılmalıdır.
Bu gidişat, gidişat değildir. Bu yol, çıkmaz sokaktır!

Yüce devletimiz 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti ama görüyoruz ki Yozgat’ta ne gençler ne yeni evliler birbirlerine daha çok sarılıyor. Aksine, daha büyük kopmalar yaşanıyor.

Oysa Cenab-ı Allah evliliği; huzur, sükunet, haramdan uzaklaşma ve insanların aklen, ruhen, bedenen birbirine olan ihtiyacını karşılamak üzere yarattı. Ancak bugün yaşadığımız tablo içler acısı.

Yozgat’ta aile huzursuzluğu, geçimsizlik ve umursamazlık had safhaya ulaşmış durumda. Daha da ileri gidecek olursam, toplumun asla kabul edemeyeceği, evlilik birliği içerisindeyken yapılmaması gereken davranışlar, sadakatsizlikler, yanlışlar yaşanıyor. Bunların bazılarını duydukça yazmaya dahi cesaret edemiyor, okuyucularımıza saygımdan dolayı detay vermek istemiyorum.

Peki ne oldu bu yeni evlilere?
Madem istemiyordunuz, neden evlendiniz?
Madem evlendiniz, neden devam ettiremiyorsunuz?

Bu sorun yalnızca gençlerle sınırlı değil. Yaşı fark etmeksizin, ev hanımı ya da çalışan, zengin ya da fakir; hemen her kesim bu sıkıntıyı yaşıyor. Yeni nesilde evlilik evcilik oyununa dönüşmüş vaziyettedir

Ben bu köşeden sadece problemi ifade etmekle yetiniyor, çözümünü devletimizin ilgili yetkililerine bırakıyorum.
Sizler arif insanlarsınız, ben az söyledim; siz çok anlayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.