Bu haftaki köşe yazımda, Yozgat’ımızın gönüllerde taht kurmuş, hayırda yarışmayı hayat düsturu edinmiş ismi Bilal Şahin’i siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum. O, sadece Yozgat’ta değil, Türkiye’nin dört bir yanında hayırseverliğiyle adından söz ettirmiş, hizmetleriyle iz bırakmış kıymetli bir isim.
Eğitimden sağlığa, ibadethanelerden sosyal yardımlara kadar nereye dönüp baksak Bilal Şahin’in iziyle karşılaşıyoruz. Merkezde, ilçelerde, beldelerde, köylerde, her köşeye bir çivi çakmış, hizmet bırakmıştır.
Bugün Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde kurulduğundan itibaren hastaların şifa bulmasına vesile olan pek çok tıbbi cihazın arkasında onun desteği vardır. Hastane ilk kurulduğunda başhekimle sohbetimiz de defalarca dile getirmişti. “Bilal amcadan Allah razı olsun, bir dediğimizi iki etmedi.” Hastanenin hangi ihtiyacı olsa, elini taşın altına koymaktan asla geri durmadı.” diye bir hakkı teslim etmişti. Pandemi döneminde ise maske sıkıntısı yaşandığı günlerde; maske, dezenfektan, temizlik malzemeleriyle sadece Yozgat’a değil, çevre illere kadar yardımları kendi nakliye araçlarıyla gönderdi. Van depremi ve Maraş Merkezli büyük depremlerde de TIR’lar dolusu yardımları o bölgelerdeki vatandaşlarımıza ulaştırdı.
Bilal Şahin, sadece sağlıkta değil eğitim alanında yaptığı katkılar da anlatmakla bitmez. İlahiyat Fakültesi binasını üniversiteye kazandırması, imam hatip okullarına yaptığı destekler, kırsaldaki öğrencilere ulaştırılan eğitim ve giyim yardımları ile de her kesimin gönlünü kazandı.
Eğitimi bir milletin geleceği olarak gören Bilal Şahin, sadece maddi destek değil, manevi yolculuklarda da Yozgatlı vatandaşlarımızın yanında oldu. Kuru kuruya değil; Yüzlerce çalışanını, binlerce Yozgatlıyı umre ve hacca göndererek gönüllerde ayrı bir yer edindi. Herkesin hayal ettiği kutsal topraklara kavuşmasına vesile oldu.
Şimdi bazı okurlarım “E iyi de, adam zaten zengin” diyebilir. Lakin burada altını kalın kalemle çizmek gereken bir gerçek var; Zengin olmak başka, zenginliğini halkı için harcamak bambaşka bir meziyettir. Bilal Şahin’den daha zengin nice isimler var; ihalelerin peşinde koşan, her kuruşu daha da çoğaltma hırsıyla yanıp tutuşan. Ama iş gönül zenginliğine gelince, işte orada Bilal Şahin bir adım değil, birkaç adım öne çıkar.
İltifat marifete tabidir. Biz Yozgatlılar olarak, Bilal Şahin gibi bir değere ne kadar sahip çıktık, bu da ayrı bir yazı konusudur. Bugün İstanbul’daki, Yozgat’taki fabrikalarının merkez vergi dairesi hala Yozgat’tır. Bana göre bu bile tek başına “milliyetçilik” tanımı için yeterlidir. Yani lafla peynir gemisi yürümez, asıl milliyetçilik; doğduğun toprağa vefalı olmaktır.
Bilal Şahin bugün 85 yaşında. Allah’tan kendisine sağlıklı, hayırlı, uzun ömürler diliyorum. Yaş almanın getirdiği bazı sağlık sorunları olsa da maşallah hala dimdik ayakta. Geçtiğimiz hafta sonu Yerköy’e giderken ziyaret ettim. Hal hatır sorduk, sohbet ettik. Yüzünde tebessüm, gözlerinde yine o eski enerji vardı. 12 yıl önceki anımızı da paylaştım kendisi unutmuştu. Hatırlatmış oldum.
Yıl 2013’tü. Külliyede Bilal amcayla karşılaştık. Ayaküstü sohbet ederken, köyümüzün camisinin minaresinin yıkıldığını, köylülerin bu konuda ondan yardım beklediğini söyledim. Sağ olsun, çalışanlarına talimatı verdi ve minare 40 günde tamamlandı ve köyümüze hediye edildi. Köylünün cebinden 5 kuruş çıkmadan köy minaresini köy sakinlerinin ibadetine sundu. İşte Bilal Şahin böyle biridir.
Bilal amcanın, zaman zaman deli dolu çıkışları olabilir ama o, asla kin tutmaz. Birine gönül koysa bile, o kişi gelip bir selam verse içindeki bütün kırgınlık bir anda yok olur gider. Siniri saman alevi gibidir, parlar ama çabuk söner. Onun gönlü, koca bir memlekete yetecek kadar geniştir.
Bugün Bilal Şahin’in adı Yozgatla özdeşleşmiş kıymetli biri isimdir. Unutmayalım ki; yapılanı görmek, takdir etmek insani bir görevdir. Ne mutlu ki bu topraklarda Bilal Şahin gibi bir hayırsever yetişmiş. Allah ondan razı olsun.