Yozgat, resmi raporlara göre tarım ve hayvancılıkta “ilk 10 il” arasına giriyor; ancak sahaya indiğinizde tablo, kâğıt üzerindeki gibi değil. Son yıllarda kuraklık, dolu, sel ve don gibi iklim krizinin şiddetlendirdiği afetler çiftçiyi ağır darbelere uğratıyor. Özellikle icar yoluyla ekilen arazilerin sigortasız bırakılması, özellikle afet sonrası birçok üretici ertesi yılın tohumunu bile temin edemez hâle getiriyor.
Yozgat’ta Tarım ve Hayvancılık Gelişecek. 1990’larda usta gazetecilerden devraldığımız gazetecilik meslek hayatımda 30 yıl geçmesine rağmen bugüne kadar neredeyse manşetler hâlâ aynı. “Yozgat’ta bağcılık canlanacak”, “Hayvancılık şaha kalkacak”. Ne var ki aradan geçen onca yılın ardından Yozgat merkez köylerinde bağcılık neredeyse tamamen bitti. İlçelerde ise birkaç köyde nadir bağları görebiliriz. Gelişecek denilen hayvancılık da ancak rakamlarda büyüyor. Girdi maliyetlerinin (yem diğer giderler) artması çiftçi ve üreticiyiz zor durumda bırakıyor. Pek çok köyde küçükbaş hayvancılık bitti, büyükbaş hayvancılık ise benzer durumlar nedeniyle zor ve sıkıntılı bir süreç yaşıyor.
İklim risklerini yönetmekten, doğru gübre ve ilaç kullanımına kadar uzanan geniş bir yelpazede çiftçiye rehberlik etmek Tarım ve Orman İl/İlçe Müdürlüklerinin, Ziraat Fakültelerinin ve Ziraat Odalarının asli görevi.
Ne zaman hangi gübre atılacak?
Hangi hastalıkta hangi ilaç kullanılacak?
Rekolte düşüren iklim risklerine karşı hangi erken uyarı sistemi devrede?
Bu sorular hâlâ saha toplantılarında havada kalıyor.
Sorgun Tarım İlçe Müdürlüğü, örnek bir çalışmaya imza atarak, 2022’de ORAN Kalkınma Ajansı destekli bir projeyle tüm köylerin dijital toprak haritasını çıkardı. Çiftçi, internetten tarlasında eksik mineralin ne olduğunu görüp ona göre gübre seçebiliyor; maliyeti düşürüyor, verimi artırıyor.
Peki, İl konumundaki Yozgat merkez ve diğer ilçeler neden benzer bir projeyi hâlâ başlatamadı? Önünde teknik engel mi var, yoksa bürokratik konfor alanından çıkmaya mı üşeniyoruz?
Çiftçi, emek veriyor, üretim yapıyor buna rağmen karşılığını alamıyor. Ürününü sattığında, vergi ve stopajını ödüyor, Ziraat Odasına her yıl aidat yatırıyor.
Tarım Müdürlüğüne gittiğinde bir 1 A4 çıktısına neredeyse yarım top A4 parasını cebinden çıkarıyor. Karşılığında aldığı “bedelsiz” hizmet sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Tarım İl Müdürlüğü, üniversitenin ziraat fakültesi ve ziraat odaları el ele verse; ORAN, KOP ya da benzeri kalkınma ajanslarından fon bulmak zor değil. Sorgun örneği gösteriyor ki; niyet varsa, dijital toprak haritası kısa sürede gerçekleşir.ve bölge çiftçilerimizde bu hizmetlerden yararlanmış olur.
Netice itibariyle; Yozgat’ın tarım ve hayvancılığı, artık “gelişecek” vaadiyle oyalanamaz. Çiftçi günbegün gelir kaybederken, kurumların “projeksiyon” sunumları karnımızı doyurmuyor.
Dijital tarım verileri il geneline yayılmalı, Erken uyarı ve sigorta bilinci zorunlu tutulmalı, Bürokratik hizmetler gerçek anlamda çiftçi dostu hâle getirilmeli. Aksi hâlde, 1990’larda yazdığımız manşetleri 2030’larda da tekrarlamaya devam ederiz; ama o manşetleri okuyacak çiftçide bulamayız benden söylemesi.