İslam’ı ve Müslüman’ı rahat bırak, İsrail.
Ortadoğu’daki huzuru bozdun, İsrail.
Ortadoğu’daki istikrarı altüst ettin, İsrail.
Ortadoğu’yu alev topuna çevirdin, İsrail.
Filistin’de can yaktın, İsrail.
Gazze’de çocukları vurdun, İsrail.
Gazze’de yakıp yıktın, İsrail.
Gazze’de gözyaşı akıttın, İsrail.
Suriye’de gözün var, İsrail.
Lübnan’da vurdun kırdın, İsrail.
İsrail devleti kurulalı tam 77 yıl oldu.
Bunun son 40 yılını hatırlıyorum.
Dünyanın en kıymetli yer altı zenginliğine sahip olan İslam ülkeleri varken, İsrail ne yaptı da bu kadar güçlü hale geldi?
İki milyarlık İslam âlemi, on milyonluk İsrail ile neden baş edemiyor?
40 yıldır tanığım insanlar, Allah’ın İsrail’i kahredeceğini söylüyor. Müslümanlar beddua ediyor.
İslam ülkeleri gösteriler, boykotlar, toplantılar yapıyor. Her gün İsrail’e meydan okuyorlar.
Yine son 40 yıldır aynı insanlar, İsrail’e hesap sormaktan bahsediyor, ama 40 yıldır bir netice göremiyorum.
Şöyle bir değerlendirme yapsam ne dersiniz?
İsrail, Suudi Arabistan’da bulunan Mekke’yi ve Medine’yi vursa, İslam’ın bir numaralı ve iki numaralı kutsal yerlerini Gazze gibi yapsa…
İslam dünyası bedduadan öteye geçebilir mi?
Kahır okumaktan, lanet etmekten başka bir şey yapabilirler mi?
Yani demem o ki: İsrail’e kim dur diyecek, kim durduracak? İsrail’e haddini kim bildirecek?
Kuvveden fiile ne zaman geçilecek?
İsrail’i ve yaptığı fiilleri engellemek; hem insani, hem İslami, hem de ahlaki bir zarurettir.
İsrail dünya ekonomisini elinde bulunduruyor.
Parası dünya kadar. Günümüz insanı, “zengine bir şey olmaz, zengin güçlüdür, zengin yenilmez, mağlup olmaz” mantığını ne zaman terk edecek?
Güçlü olmak ile haklı olmak arasında, insan haklı olanın yanında yer almazsa, Allah Müslüman’a nusret göstermez.
Bunun bilincinde olmalıyız.
Esasen İsrail’in yaptıkları, hepimizin imanını, ihlasını, samimiyetini yeniden gözden geçirmemize sebep olmalıdır.
Kendimizi hesaba çekmeliyiz.
İsrail, üzerine düşeni tahrif edilmiş kitabının emirlerini harfiyen uygulayarak yapıyor.
Peki biz, bizim kâinat kitabımız, hayat kitabımız, kelâm-ı kadim Kur’an-ı Kerim’in emirlerini uygulayabiliyor muyuz?
İnsanoğlu böyle durumları büyük bir ibretle ve tedbirle karşılamalıdır.
“Acaba bizim başımıza gelse ne yaparız?” demesi gerekir.
Günümüzün meşhur tabiriyle: Empati yapmalıyız.