enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,0611
EURO
48,5574
ALTIN
5.413,42
BIST
10.971,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat
Parçalı Bulutlu
12°C
Yozgat
12°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Açık
15°C
Cuma Az Bulutlu
16°C
Cumartesi Açık
17°C
Pazar Açık
16°C

Okumadan Gelecek Olmaz

Okumadan Gelecek Olmaz
21.03.2025
A+
A-

Okumak mı?

Düşünmek mi?

Seyretmek mi…?

Biz çocukken siyasiler TV’lerde derlerdi ki

Camiye

Okullara

Kışlaya

Siyaseti sokmayalım…

Buralar insanların eğitim ve öğretim yerleri olarak kalmalıdır derlerdi.

Siyasiler ekonomiden, dış politikadan, adaletten bahsetmezlerdi.

Hepsinin birinci gündemi eğitim olurdu.

Gelişmenin, kalkınmanın, zenginleşmenin, demokrasinin temeli eğitim der, söze başlarlardı.

Zaman geçti, devir değişti,ihtiyaçlar sıralamasında eğitim fiziki olarak olmasa da içerik olarak yoğunluk olarak gerilere düştü.

Bizim zamanımızda ki lise mezunu birisinin bilgi, birikim,genel kültür seviyesi bugünün üniversite mezununa denktir diyebilirim.

Bir ülkenin en sakin mekânları kütüphaneler ve müzeler ise sokaklarında ve meydanlarında sükûnet olmaz. Oralarda kimseler yok ise başka yerdedir insanlar. Tarihî kütüphanelerin müdavimleri yalnızca yabancı araştırmacılar, müzelerin ziyaretçileri de yabancı turistler olunca işlem tamam(!)işte o zaman eyvah demek gerek. Asabiyetin ve agresifliğin olmadığı en mutena yerlerdir kütüphaneler, müzeler, bir de ibadethaneler… Daha güler yüzlü, daha sakin ve daha çok düşünen insan görmek arzusundayız. Fikir üretmek ve bir şeyler icat etmek  için çok düşünmek ve güzel düşünmek lâzım. Keşif, icattan kolaydır ancak her ikisi de muteberdir.

Fikir üretenlere, üretilen fikirleri icra edenlere selam olsun…

Fikir üretmek yerine laf üretmekte pek mahir(!) laf ebeleri de var memlekette. Laf ebeliği, mugalata yahut demagoji yapmaktan bir türlü lüzumlu işlere ve düşüncelere sıra ve vakit bulamayanlar kimlerdir acaba diye de şahsen merak etmiyorum tabii.

Popüler kültür, güncel, aktüel magazin haberleri,spor haberleri ve bilgileri eğitim ve bilgi okuma ihtiyacını sollaydı geçti.

Konuşmalarımızda kullandığımız kelimeler cümleler edebiyat ve Türk dilimizi perişan ediyor. Okumak gereksiz hale gelmiş gibi davranıyoruz.

Bu toplum okumaya da zaman ayırmaz, zaten kitapla da barışık değildir.

Kitap okurken sükûnet içinde kalmaktan korkar o kafalar. Kaostan, kavgadan, felaketten, buhrandan nemalananların sükûnetten muzdarip olması çok doğaldır.

Sevgiden, şefkatten uzak, iyilik ve güzelliğin olduğu yerlerde sırıtan biri olduğunu hisseder.  “Bu dinginlik ve esenlik hâli bize ters… İllâki olağanüstü bir problem çıkmalı, beklenmedik bir kaza veya toplumda infial yaratacak bir şeyler olmalı… Yoksa gündemden düşerim yav! Öyle kitap, kütüphane; okuma, düşünme, fikir üretme, dinleyip anlamaya çalışma gibi fiiller bizi bozar abi…” derler.

Okumaya,  düşünmeye zaten ihtiyaç da yok gerek de. Düşünüp de filozof mu olacaksın oğlum! Fazla düşünmek iyi değildir. Aman ha dert girer içine, çıkmaz bir daha…

Okuyup adam olmak vardı eskiden… Şimdi adam olmak o kadar da önemli bir sıfat değil(!). Çokça laf ebeliği, epey miktarda demagoji ile herşeyi çözen(!) bir karakter için “modern zübükzâde” tanımı bile eksiktir.

Kütüphaneler, müzeler, okullar, üniversiteler, camiler, evler, ocaklar, dernekler, vakıflar, parti salonları, tiyatro kulüpleri, kafe ve restoranlarda kitaplar tartışılmalı… Felsefe, sosyoloji, tarih okunmalıdır. Şiir, roman; telif veya tercümeler eserler okunup tartışılmalı. Çınar altlarında, bahçelerde, parklarda sükûnet istemeliyiz. Otobüs durağında, metroda beklerken ve oturup giderken elde kitap, zihinlerde fikir üretmeye yönelik eylemler gerek. Gemide, vapurda, uçakta, trende okumak, anlamak ve anlatmak zorundayız. İyi eser yazanlar aynı zamanda iyi okuyanlardır. Yalnızca kitabı değil hayatı, insanı, tabiatı iyi okuyan ve anlayanlar ile hakikaten bir şeyleri yaşayanlar güzel eser yazarlar. Anlama özrü olanların okumaktan korkması da doğaldır.

Öyleyse  anlamayanı dinlemek zorunda mıyız!???

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.