AK Parti’de sekiz il başkanının kısa süre içinde görevden alınması, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Parti yönetimi bu değişiklikleri “başarı eksikliği” ile gerekçelendirse de kulislerde konuşulanlar, bu açıklamanın perdeyi aralamadığını gösteriyor. Zira 8. Olağan Kongre’nin üzerinden yalnızca yedi ay geçti. Böylesine kısa sürede teşkilatların başarısız ilan edilmesi, hayatın olağan akışına da siyasetin işleyişine de aykırı görünüyor.
Asıl mesele, istifaların teşkilatlarda biriken rahatsızlıkları su yüzüne çıkarmış olmasıdır. Ankara kulislerinde bu dalganın devam edeceği, yalnızca birkaç ilin değil çok daha geniş bir ağın değişime zorlanacağı konuşuluyor.
AK Parti içindeki en büyük fay hattı ise, yıllarca omuz vermiş ama bugün kendini dışlanmış hisseden kitleler. Kulislerde sıkça dile getirilen serzeniş açık: “Emek veren değil, imkanı ve parası olan aday oluyor.” Tabanın sesini dinlemek yerine merkezdeki dengelere göre verilen kararlar, teşkilatlarda bir kırgınlık zinciri oluşturmuş durumda. Bu kırgınlar yüksek sesle itiraz etmiyor, ancak sandık günü sessiz bir mesaj veriyor. İşte bu sessizlik, partinin geleceğini belirleyecek en kritik unsur olarak öne çıkıyor.
Parti kulislerinde iki temel iddia öne çıkıyor:
Bir partinin en büyük gücü, kendi örgüt yapısıdır. İl başkanlıklarının, ilçe teşkilatlarının ve mahalle temsilcilerinin sahadaki enerjisi zayıfladığında, seçmenle bağ da gevşer. Bugün AK Parti teşkilatlarında görülen kırgınlık, bir “sessiz fırtına”ya dönüşüyor. Sandık günü bu fırtına, partiyi içeriden vurabilir.
Bugün AK Parti’nin karşısındaki en büyük rakip CHP, İYİ Parti ya da DEM değil; kendi içinde büyüttüğü küskünler ordusudur. Çünkü siyasette en güçlü darbe, içeriden gelir. AK Parti eğer kendi küskünlerini dinlemez, onların taleplerini görmezden gelirse sadece seçim kaybetmez; bir zamanlar kendi eliyle kurduğu toplumsal desteği de kaybeder. Ve belki de asıl tarihsel yenilgi, işte o gün yazılır.
Kırgınlar, küskünler, tasfiye edilenler… Hepsi bugün ayrı ayrı hikayeler anlatıyor. Ve siyasetin gerçeği şudur: Kaybedilen oyların çoğu başka partilere gitmez; sessizce yok olur. İşte o sessizlik, bir siyasi hareketin en büyük yenilgisini hazırlar.
Anlatmaya çalıştığım konu, araştırma, soruşturma ve genel tecrübem ile alakalıdır.
Yozgat AK Parti teşkilatının bu hassasiyeti göz önünde bulunduran bir anlayış içinde olduğunu düşündüğümden, özel bir değerlendirme yapmak istemedim.