Ak Parti’de Yozgat’ta birlikte siyaset yaptığımız bir arkadaşım dedi ki; “Ak Parti’de Yozgat’ta siyaset işleri nasıl gidiyor?” diye bana sordu. Ben de cevaben; “Düz yolda gidiyoruz” dedim; ama tabelalara kimse dikkat etmiyor. Araç çok hız aldı, böyle giderse duvara çarpacak. Rota değiştirmemiz gerekiyor.
Siyaset öyle bir hale geldi ki, şimdiki yeni yetmeler teflon tava gibiler; üzerlerine hiçbir şey yapışmıyor. İşin doğrusunu sahipleniyorlar, yanlışını bir başkasına havale ediyorlar. Bu sürdürülebilir değildir. Namazın sehiv secdesi olur, siyasetin olmaz. Hatayı yapan bedelini öder; edemelidir.
Anlayamadığım bir konuda, Yozgat’ta Ak Parti’de 40–50 kişilik bir grup varmış. Bunlardan biri sensin, biri de benim dedim. Bu insanlar yüzünden Ak Parti başarılı olamıyormuş. Siyaseti bunlar eline almış, topaç gibi çeviriyorlarmış…
Gördün mü demek istediğimi, anlatmak istediğimi? Oynamayı bilmeyen, gelin önce “yerim dar” dermiş, sonra da “yenim (eteğim) dar” dermiş. Dedim ya, arkadaşlar teflon tava, bir şey yapışmıyor.
Yozgat’ta iktidar partisinin gündemini dedikodu ve sokaktaki fısıltı gazetesi belirliyor. Böyle olunca ne konuşsanız, ne yapsanız yanlış veya hatalı oluyor. Dedim ki: Yozgat’ın gündemini projelerle iktidar partisi belirlemeli; diğer muhalefet partileri yorum yapmalı, işin esası budur.
Herhangi bir tercih, referans veya tasarruf yapılacağı zaman ortaya bir isim atılınca “bu kime yarar, kimin adamı?” deniyor. Adamın doğduğu günden bugüne kadar amel defteri açılıyor. İşin ehli olan adam, dedikodunun ortasında oyuncak olup gidiyor.
Ondan sonra isim değiştiriyorlar ama sistem değişmiyor. Bir müddet sonra o adam da siyaset değirmeninde öğütülüyor. Ee, geriye liyakatsiz, ehliyetsiz, kokmaz, bulaşmaz bir adamı getiriyorlar; o adam da yapacağı işten görevden daha çok, onu oraya getirenlere yaranacağım diye göbek çatlatıyor.
Elbette bu böyle devam edemez. Ortaya bir babayiğit çıkar; Merkez İlçe Başkanı olur, dik durur, herkesi kucaklar. Gelmiş geçmiş, emek vermiş ne kadar isim varsa partiye gelir; giderler, ortalık düzelir.
Gelen babayiğit Merkez İlçe Başkanı dengeleri kurar, suyun üstünde gemiyi yürütür; tabir caizse şoklama yapar, işler düzelir.
Geçmiş olan babayiğit adam, makamı büyük olanlara her gün bir kamyon dedikodu iletenleri kuş avlar gibi avlar; hem onları düzeltir hem de boylarınınca günaha batmalarına engel olur.
Gelecek babayiğit adam, kendisinin iktidar olduğunun bilincinde olur. Muhalefette bulunan belediye ile ilişkilerinde kıpkırmızı bir çizgi çeker; herkesin yerini, yurdunu hatırlatır.
Gelecek babayiğit adam, ülke gündeminde ilk madde olan “Terörsüz Türkiye” çalışmasında Yozgat’ta oluşan hassasiyeti bilir, görür, anlar. Cumhur İttifakı’na muhtemel vereceği zararları hesap eder, başta şehit aileleri olmak üzere kamuoyunda, basında, STK’larda işin ne için, nasıl ve neden yapıldığını açıklar, kamuoyunu selamete kavuşturur.
Babayiğit adam, her gün iktidar içerisindeki çözülme, çürüme, liyakatsizlik, ilke ve ahlak yoksunluğu içeren tavırlar ve sonuçlarını partideki duayen isimlerle kapalı kapılar arkasında konuşur; tartışır ve işler krize dönüşmeden önlemini alır, endişe ve kaygıları ortadan kaldırır.
Geçmişten bu yana yapılan bir dizi hatanın, yanlış kararların, itirazlara rağmen ısrar edilen yanlış düzenlemelerin sonuçlarının konuşulduğu toplantılar ve sohbetler yapar; bugünlere nasıl gelindiğinin örneklerini sıralar ve partideki ruh halini düzeltir.
Ak Parti’deki babayiğit adam, taze bir nefes olur. Bu hatalı taşların nasıl döşendiğini, günlük fayda ve çıkar için halkın ihtiyaçlarının ve önceliklerinin nasıl yok sayıldığını, her adımın siyasete tahvil etme amacıyla atılırken bu manevraların Ak Parti’de nasıl bir muhasebe yapılması gerektiğini herkesin gözünün önüne serer.
Ee, bizim gibi eski, ununu elemiş, eleğini duvara asmış siyasetçilerin sohbeti böyle oluyor.
Samimi, ilkeli, faydalı, ufuk açıcı ve vizyon içerikli.